Van iline adını veren Van Gölü Türkiye'nin ve dünyanın en büyük soda gölüdür. Dört tarafı yüksek dağlarla çevrilidir. İçinde Akdamar, Adır, Çarpanak, ve Kuş adaları olmak üzere 4 ada bulunmaktadır. Tarih boyu Yüksek Deniz, Nairi Denizi ve Yukarı Deniz dendiği gibi Deryaçe (Küçük Deniz) adını da alır. Gölün suyu çok tuzlu ve sodalıdır. Sabunsuz köpük verir ve temizlik maddeleri kullanılmadan içinde herşey yıkanabilir ve temizlenebilir.
Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü suları sodalı, tektonik bir göldür. Gölün batısındaki Nemrut Volkanının patlamasıyla akan lavların, alanın Muş Ovasına doğru olan eski çıkışını kapatmasıyla oluşmuştur. Çıkışı olmayan göl,başta Karasu, Güzelsu, Bendimahi, Zilan ve Yeniköprü çayları olmak üzere çok sayıda akarsuyla beslenir. Gölün su toplama havzası 15.
Van Kalesi, Van il merkezi sınırları içerisinde olup, şehir merkezine 5 km. mesafede bulunmaktadır. Urartu kalelerinin görkemlilerindendir. MÖ. 9. yüzyılda Lutupri'nin oğlu I. Sarduri tarafından yaptırılmıştır. Büyük bölümü ayakta kalan kalenin kuzeybatı ucunda bulunan ve Sardur burcu denilen taş bloklarla örülen yapının üzerinde I. Sarduri'ye ait olan, Asur çivi yazısı ile yazılmış, bilinen en eski Urartu yazıtı vardır.
Bölgede tarihi bilinen Hıristiyan dönemine ait en erken eser Van Gölü’nün güneyinde, Gevaş’a 5 km. uzaklıktaki kıyının yaklaşık 4 km. açığında bulunan Akdamar Adası’ndaki kilisedir. Akdamar Kilisesi, M.S. 915-922 yıllarında Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından bir saray kilisesi olarak yapılmıştır. Kilisenin mimarı aynı zamanda bir keşiş olan Manuel’dir, ancak gerek kilisenin gerekse beraberindeki saray ve kentin planlamasında kralın bizzat kendisinin projeye katkıları olmuştur.
Kilisenin bulunduğu ada, Van merkeze bağlı Dibekdüzü köyüne yakın Van Gölü üzerindedir. Adanın kuzey tarafında kurulmuş olan Ktouts manastır kompleksi St. Jean’a atfedilen ve 2. yüzyıl sonlarında inşa edildiği sanılan bir kilise ile batısındaki jamaton ve kuzeydoğusundaki şapelden meydana gelmiştir.
Çavuştepe’nin 40 km. doğusundadır. 1643 yılında Osmanlılara bağlı Mahmudilerin Beyi Sarı Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Kale aynı adı taşıyan Hoşap Suyu'nun sarp kayalıkları üzerinde yükselmektedir. Kalenin batıya bakan girişi ve özgün kapısı bozulmadan günümüze ulaşabilmiştir. Kapının üstünden yapımı ile ilgili Farsça kitabe ve aslan kabartmaları yer almaktadır.
Van’dan Hoşap’a girişte yolun hemen kuzeyinde yer almaktadır. Mahmudi Hasan Bey tarafından 1563 yılında yaptırılmıştır.
Urartuların önemli merkezlerinden biridir. Bir yazıta göre kale II. Rusa döneminde yapılmıştır. Kalede çok odalı bir saray, hayvan ve bitki rölyefleri vardır.