Bölgede tarihi bilinen Hıristiyan dönemine ait en erken eser Van Gölü’nün güneyinde, Gevaş’a 5 km. uzaklıktaki kıyının yaklaşık 4 km. açığında bulunan Akdamar Adası’ndaki kilisedir.
Akdamar Kilisesi, M. S.915-922 yıllarında Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından bir saray kilisesi olarak yapılmıştır. Kilisenin mimarı aynı zamanda bir keşiş olan Manuel’dir, ancak gerek kilisenin gerekse beraberindeki saray ve kentin planlamasında kralın bizzat kendisinin projeye katkıları olmuştur. Yapı, İsa’nın gerildiği “Kutsal Haç”a ithaf edilmişti. Kilisenin taşları günün her saatinde ve mevsimden mevsime ışığa bağlı olarak değişen kırmızı, sarı veya gri değerlerde renkler yansıtırlar. Yapının cephelerini dolanan plastik süslemeler de ışık-gölge oyunlarıyla bu renkli kütleyi daha etkileyici kılarlar. Kilise belirlenemeyen bir zamanda, muhtemelen sarayın ortadan kalkmasından sonra etrafına yapılan binalarla manastır kilisesine dönüştürülmüştür.19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başlarına ait fotoğraflarda kilisenin özellikle güney yönünde gelişmiş çift katlı manastır yapıları dikkat çeker. Bu yapılardan bazı duvar ve temeller halen görülmektedir.
Kutsal Haç Kilisesi adanın bu kısmında varolan doğal bir podyum üzerinde yer alır. Yaklaşık 15x20 m. boyutlarda küçük yapı dıştan üç yönden güdük kollarla ayırt edilen haç plana sahiptir. Haçın ortasındaki büyük kare alanı örten, yerden 20 m. kadar yüksekteki kubbe dıştan, onaltıgen bezemeleriyle bir yandan cenneti müjdeler diğer yandan neşeli bir kır yaşamına alır götürür insanı.
Akdamar Kilisesi’ndeki taş plastikler cephelerde, yukarıdan başlayarak dört ana kuşakta yoğunlaşmıştır. Birinci kuşakta saçak altına yerleştirilmiş figürlü yüksek kabartmalar yer alır. Kubbenin konik külahının saçağının altında birbiri ardına koşan aslanlar, panterler, köpekler, kazılar, karacalar, gazallar, yaban domuzları resmedilmiştir. Genelde bir yöne doğru akan hareket, batı yönde bazı insan maskları ve güneydoğu köşede dinlenircesine karşılıklı oturmuş keçi veya tavşan figürleriyle kesintiye uğrar. Koşan hayvanlar daha aşağıda, kilisenin kuzey, güney ve batı haç kollarının çatılarının saçakları altında tekrarlanır. Cepheden verilmiş dört yöndeki İncil yazarları, bir elleriyle alttan kavradıkları İncil’leri tutarken diğer elleriyle belli belirsiz kutsama (takdis) işareti yapmaktadır. Bunlar doğuda Yahya (Ioannes), batıda Matta (Matheus), kuzeyde Markos’tur. Güney haç kolu alınlığındaki Lukas, çan kulesinin fenerinin arkasında kaldığından görülemez. Yapı içinde taş plastik yalnız güney haç kolunun içindeki bugün bulunmayan, kral mahfilinin korkuluğunda yer almaktadır.
Akdamar Kilisesi’nde cephedeki taş plastikler kadar etkileyici olmasa da, yapı içinde kayda değer duvar resimleri vardır. Duvarların iç yüzünü kaplayan sıvanın üzerine boyalarla yapılmış resimlerden (freskolardan) bir kısmı dökülmüş, bir kısmı tahrip olmuş, bir kısmı da silah boya veya işle örtülmüştür. Yine de görülebilenler, kilise içindeki resim programı hakkında bilgi verirler.
Kilisenin kubbe kasnağında, doğudan başlayarak verilmiş sıralamayla (kronolojiyle) Adem ve Havva’nın yaratılmaları ve sonrası olayları anlatan Tevrat’ın yaratılış öyküleri resimlenmiştir. Bugün sadece kasnaktaki çok az fresko mevcuttur. Ancak muhtemelen kubbenin içinde de konuyla ilgili sahneler yer alıyordu.
Akdamar Kilisesi’nin apsis duvarındaki altı havari kısmen iyi korunmuştur. Bunun gibi yapı içinde payeler üzerinde üst üste panolarda tam boy figürler halinde azizler görülebilmektedir. İsa’nın yaşamının anlatıldığı İncil öyküleri güney haç kolundan başlayarak batı ve kuzey haç kollarında iki sıra halinde yer alırlar. Duvarlardaki sahneleri birbirinden ayıran herhangi bir çerçeve kullanılmamıştır. Bu nedenle farklı konular yan yana, bazen üst üste birbirine bitişik olarak görülür.
Güney haç kolunda üstte, İsa’nın Doğumunun Müjdelenmesi (Müjde), Vaftizci Yahya’nın annesi Elisabet ile Meryem’in Buluşmaları (Ziyaret) ve İsa’nın Doğumu (Doğum) sahneleri vardır. İsa’nın yaşamının çocukluk öyküleri batı haç kolunun üst sırasında Çocuk İsa’nın Mabede takdimi, Yusuf’un Rüyası ve Mısır’a Kaçış ve Kral Herodes’in İsa’nın doğumunu haber almasından sonra bir yaşına kadar bütün yeni doğmuş çocukları öldürttüğü Masumların Katli konularıyla devam eder. Kuzey haç kolunun üst sırasında İsa’nın Tabur Dağı’nda Tanrı ile konuşurken görüntüsünün değişmesi (Metamorphozis ya da Başkalaşım) ve İsa’nın ilk mucizesi, suyun şaraba dönüşmesi ile ilgili olarak Kana Düğünü sahneleriyle devam eder. Sonraki konular batı haç kolunun alt sırasında Lazarus’un Dirilişi, Kudüs’e Giriş, Ayakların Yıkanması ve İsa Vali Pilatus’un Önünde sahneleriyle artık İsa’nın yaşamının sonlarına yaklaşır. Kuzey haç kolunun alt sırasında Çarmıh, Boş Mezar, Diriliş (Anastasis) ve İsa’nın Maria Magdelena’ya Görünmesi sahneleri ile de yaşam öyküsü son bulur. Batı haç kolunun alttaki üçüncü sırasında Yükseliş sahnesi kısmen görülebilmektedir. Bazı figürlere göre olması muhtemel iki sahne, İsa’nın ölümünden sonra annesi Meryem’le birlikte havarilere görünmesi (Pentekost ve Meryem’in Ölümü (Koimesis)) kısmen kuzey haç koluna taşarlar. Güneydeki kral locasının (mahfilinin) altında yer alan güney girişin üzerindeki yarım kubbede birkaç tabaka fresko vardır. Bunlardan birisi güçlükle, İsa’nın yeniden yeryüzüne gelişi (Diriliş) olarak tanımlanmaktadır.
Akdamar Adası’ndaki Kutsal Haç Kilisesi’nin doğusunda bir zamanlar katolikosların ve manastır görevlilerinin gömüldükleri bir mezarlık vardır. Mezar taşlarının en erkeni 1336 tarihli ve Katolikos IV. Stefanos’a; en geçi ise 1893 tarihli ve Katolikos Şirayan’a aittir. Taşlardan birisi uzun dikdörtgendir ve üzeri kuyumculuktaki “telkari” işçiliğe benzer, derin oymalı çizgisel motiflerin yer aldığı bir bezeme vardır.