23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve 10 Aralık günlerinde, 10.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Okulların yapacağı ziyaretler için randevu alınması gerekmektedir. İnönü Vakfı tarafından düzenlenerek ziyarete açılan bu eski bağ evini, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 1924 yılında almıştır. Müzede, İnönü'ye ait çeşitli eşya ve fotoğraflar yer almaktadır.
Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde, Köşkün hemen yanındaki Ulu Çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak bunun nedenini sorar. Görevli bahçıvanın cevabı şöyledir: Ağacın dalları uzamış binanın duvarına dayanmıştır. Aldığı cevaptan tatmin olmayan Atatürk, düşünülmesi bile imkânsız olan bir emir verir: “AĞAÇ KESİLMEYECEK, BİNA KAYDIRILACAK.
Tarihi yarımadanın deniz tarafında sıralanan bir dizi köşk, Topkapı Sarayı’na aitti. Bu köşkler içinde ayakta kalan Sepetçiler Köşkü, saray muhafızı bostancıların Sepetçiler Bölüğü tarafından yapıldığı için bu adla anılır. Mimarı Davut Ağa’dır. Günümüzde Uluslararası Basın Merkezi olarak kullanılmaktadır.
Köşk, 19. yüzyıl başlarında Trabzon’a hakim Soğuksu Sırtlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Köşkün dış cephesinde taş işçiliği kullanılmış olup, bahçesi çam ağaçlarıyla çevrilidir. İç cephede tuğla kullanılmış merdivenler ahşap ve korkulukludur.
20. yy.ın başında yapılmıştır. İzmit Yukarı Pazar'da; üç katlı, kagir, giyotin pencereli konak Valilik tarafından onarılmıştır. Onarım sırasında içinde ve dışındaki ahşapları (dolaplar, pencereler vs.) olduğu gibi orijinalini muhafaza edecek şekilde düzenlenmiştir. Kafeteryası, kuaför salonu bulunan Pembe Köşk, Vilayet Evi olarak düzenlenmiş ve halka açılmıştır.
Haliç kıyısında bulunan, günümüzde Aynalı Kavak Kasrı adıyla tanınan yapı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Aynalı Kavak Sarayı” ya da “Tersane Sarayı” olarak bilinen yapılar grubundan günümüze ulaşabilen tek örnektir. İstanbul’u tanıtan tarihsel kaynaklardan, yörenin Bizans döneminde de imparatorlara ait bir dinlenme yeri olduğu anlaşılmaktadır. Haliç kıyılarından Okmeydanı ve Kasımpaşa sırtlarına doğru gelişen ve bu büyük bağ ve koruya; İstanbul’un Fethi’nden sonra, Fatih Sultan Mehmet’ten ba
II. Abdülhamid’in (1876-1909) Başkâtib’i olarak Yıldız Sarayı’nda görev yapan Tahsin Paşa’ya ait olan yapı, 19. yüzyılda saray ileri gelenlerinin yazlık olarak kullandıkları bir yöre olan Göztepe’dedir. 19. yüzyılın son çeyreğine ait olan Filizi Köşk, genel olarak dönemin beğenisi olan Art-Nouveau özellikler taşımasına karşılık, birkaç kez el değiştirdiğinden dolayı kimi yerlerde bu özelliğini yitirmiştir.
Sultan Keykubad özellikle yaz aylarında Kayseri’ye geldiği zaman bu saray da kalırdı. Şuanda bakımsız vaziyette bulunan Keykubadiye Köşkü Şeker Fabrikası bahçesi içerisinde bulunmaktadır.