Şehir merkezinde, Kayseri surları ve kalesi geniş bir alana sahiptir. Roma İmporaloru III. Gordianus zamanına (M.S 238-244) ait sikkelerdeki bilgilere göre bu tarihte Kayseri’de surların inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bizanslılar döneminde Justinian (6.yy) şehri koruyabilmek için esas suru daraltmıştır. Bugün hala sağlam olan Kale iki kısımdan oluşmaktadır.
Cami Kebir Mahallesinde Ulu Camii karşısında olan Hamam 1542 yılında yaptırılmıştır.Kubbeli bir hamamdır ve Kubbesi son zamanlarda tamir görmüş üzerinde küçük pencereli silindir şeklinde, üstü yarım küre ile kaplı bir kulesi vardır.Hamam bugün hizmete açıktır.
Kiçikapı meydanında bulunan hamam, halen kullanılmaktadır. Banisi ve inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak, bazı araştırmalar hamamın 1359 tarihinde Erteane Beyinin oğlu Mahmut Bey’in Atabey’i tarafından yaptırılmış olduğu ileri sürülmektedir.
Seyid Burhaneddin Bulvarı üzerindeki dış kale surlarının iç kısmındadır. 1205 tarihinde, Selçuklu Hükümdarı I.Gıyaseddin Keyhüsrev’in kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan tarafından inşa ettirilmiştir. Zaman zaman onarım gören Sultan Hamamı şuanda kapalı bulunmaktadır.
Kubbeli soyunma kısmı,soğukluk,sıcaklık ve külhanıyla yol düzenlenmesi nedeni ile bir buçuk metre kadar yüzeyden aşağıda kalması dışında orijinal biçimde korunmuş ve tamamen yöre kesme taşından inşa edilmiştir.
Ulu Cami bitişiğinde olan kütüphane, Kayseri’nin tek yazma eserleri ve eski kitaplar kütüphanesidir. 1796 yılında, Kayseri’ nin Gesi bucağına bağlı Isbıdın köyünden (bugünkü Bağpınar) Reis-ül-Küttab Mehmet Raşit Efendi tarafından kurulmuştur. Kütüphane yazma eserler bakımından önemli bir koleksiyona sahiptir
Ahi Evran’ın ilke ve prensiplerinin esnaf üzerindeki etkisinin anısına yapılmış bir müze olup, Talas Caddesi üzerinde bulunmaktadır.
Kayseri evlerinin kendine has mimari ve sosyal özellikleri vardır. Gerek Selçuklu ve Osmanlı dönemi, gerekse daha önceki dönemlerden intikal eden bina ve kalıntılardan, Kayseri ve çevresinde yerleşik bir kent ve kültürünün varlığını görmekteyiz. Osmanlı dönemi yapısı olan ve korumaya alınan günümüze kadar ayakta kalan Güpgüpoğlu, Zennecioğlu ve Mollaoğlu konaklarıyla İmamoğlu ve Camcıoğlu evleri bunlardan bazılarıdır.