İzmir çağlar boyunca Asya, Orta Doğu ve Anadolu'nun batıya açılan kapısı oldu. Ticaret yoluyla taşınan malların yanı sıra kültür de doğudan batıya taşındı. Kültürün en yüksek düzeyde olduğu dönemler, ticaretin de en yoğun olduğu dönemlere rastlar. Bu nedenle ticaret ve kültürün birbirini tamamlayan vazgeçilmez iki unsur olduğunu söyleyebiliriz.
MÖ.2000-1700 yılları arasında Mezopotamya (Suriye) ve Kültepe (Kayseri) arasında gidip gelen ticaret kervanları, Anadolu'ya altın ve gümüş parçalarından oluşan değişim araçlarıyla birlikte çivi yazısını da getirdiler. MÖ.7. yüzyılda İran'da Susa'dan başlayan "Kral Yolu", Sardes'e (Salihli) geliyor ve Kyme (Aliağa), Phokaia (Foça) tarafından gelen bir yolla birleşiyordu. Ünlü gezgin Ramsey'e göre, ayrıca Sardes- Smyrna, Sardes- Ephesos yolları da vardı. Böylece Ephesos ve Smyrna Kral Yolu'na bağlanıyordu. Ephesos'tan başlayan diğer bir yol da Smyrna'dan geçerek Phokaia'ya ulaşıyordu.
Ephesos, Smyrna ve Phokaia arasındaki vadinin (Hermos Vadisi) ticari egemenliği Smyrna'ya aitti. Smyrna MÖ.7. yüzyılda altın çağını yaşadı. MÖ.600'den sonra vadinin ticari egemenliği Phokaia'ya geçti. Phokaia, Miletos'la birlikte koloni kentler kurdu. Kültepe'de olduğu gibi, Ege Bölgesi'nde de ilk kez sikkenin ve yazının kullanılışı, ticaretin gelişmesine bağlıdır. Ticaretin getirdiği zenginlik Phokaia ve Mytilene'nin ortak elektron sikkeleriyle kendini gösterir. Smyrna on iki İon kentinden biridir. MÖ.7. ve 6. yüzyıllarda İonia ticaret aracılığıyla yeni kültürleri de tanıyordu. İonia kentleri antik dünyanın iki büyük uygarlığı olan Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarından aldığı kültürü kendi bünyesinde yoğurarak batıya sunuyordu. Kültür etkileşimi İonia kentlerinin Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de kurulan ticaret kolonileri sayesinde antik dünyaya ulaşıyordu. Günümüz "Batı Uygarlığı" doğudan geldi; İonia'da olgunlaştı ve batıya taşındı.
Hellenistik ve Roma dönemlerinde İzmir, yine Asya ve Anadolu'nun iç kısımlarıyla bağlı olduğu yollar ve deniz ticareti nedeniyle zenginleşti. Döneminin en güzel kentlerinden biri haline geldi.
Bizans döneminde ise İznik'in devlet merkezi olduğu zamanlarda, İzmir ise ticari merkezdi.13. yüzyıl da Venedikliler Nif Antlaşmasını yaparak İzmir'i ticari bir üs olarak kullanmaya başladılar.16. yüzyılda ise İngiliz Levant Şirketi'nin yerleşmesiyle İzmir batılı tüccarların üssü haline geldi. Anadolu ve Asya'nın ürünlerini Avrupa'ya hatta Amerika'ya taşıdılar. İlk İktisat Kongresi Ulu Önder Atatürk tarafından 1923'te İzmir'de yapıldı.
İzmir Ticaret Odası, ticaret ve kültürün birbirini tamamlayan vazgeçilmez iki unsur olduğu bilinciyle, İzmir Ticaret Odası Müzesi'ni kurdu.
Müzeye girildiğinde, tam karşıda MS.1. yüzyıla ait ticaret gemisi maketi gözümüze çarpar. Antik dönemde yük taşımada kullanılan amphoraların istiflenme biçimleri gemide gösterilmiştir. Bu maket aslında müzeyi tam ortadan ikiye böler.
Girişte hemen solda, 17. yüzyıl İzmir maketi yer alır. Vitrinlerde Prehistorik, Arkaik, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait seramikler, pişmiş toprak heykelcikler, kandiller, metal ağırlıklar, mühürler ve cam eserler teşhir edilmiştir. Elektron, altın, gümüş ve bronzdan sikke koleksiyonu oval vitrinler içinde kronolojik bir sırayla sergilenmektedir. Duvarda yer alan bilgi panolarında ilk dönemlerinden Bizans dönemi sonuna kadar İzmir'in ticari tarihi, bağlı bulunduğu kara ve deniz ticaret yolları ile antik dönem üretimleri yazı, fotoğraf, harita ve çizimlerle anlatılmaya çalışılmıştır.
Gemi maketinin sağ tarafında Osmanlı dönemi İzmir'ine ve son yüzyıllara ait eserler sergilenir. Dokuma ağırlıkları, kantarlar, teraziler ve hesap makinelerinin yanı sıra İzmir'in ilk Müslüman-Türk eczanesi olan İttihat Eczahanesi'nin eserleri vitrinlerde yer alır. Altın ve gümüş Anadolu Selçuklu, Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet, II. Bayazid, Kanuni Sultan Süleyman, I. Mahmud, II. Mahmud ve son dönem Osmanlı sikkelerinden oluşan koleksiyon zenginliğiyle göz alır.
Duvarda yer alan bilgi panolarında Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi İzmir ticareti fotoğraf ve çizimlerle anlatılmaya çalışılmıştır. Müslüman (Türk ve Arap), Yahudi, Sabetaycı, Ortodoks (Rum ve Ermeni), Katolik, Protestan (Avrupalı ve Amerikalı) gibi çeşitli din ve ırklara mensup olan İzmir halkını birarada yaşamaya iten tek neden ticaretti. Bu dinlere ait kutsal kitaplar bu İzmirli tüccarlara hürmeten bir vitrinde sergilenmekte, fotoğraf ve çizimlerle bilgi verilmektedir.
Ticaretin çok önemli olduğu 19. yüzyıl bilgi panosunda harita üzerinde kara ve deniz ticaret yollarının yanı sıra İzmir-Aydın ve İzmir-Kasaba demiryolları gösterilmiştir. Ulu Önder Atatürk tarafından 1923'te İzmir'de yapılan İzmir İktisat Kongresi'ne ait fotoğraflar da yine bu panoda yer alır.