İstanbul ili Eminönü ilçesi, Topkapı Sarayı ile Sarayburnu Değirmen Kapısı arasındaki yamaç ve alanlarda Bizans döneminde Mangana olarak isimlendirilen saray, savaş gereçlerinin depoları ve Ayios Yeryios Manastırı bulunuyordu.
Mangana Sarayı başlangıçta İmparator I. Mihael’in (811–813) IX. yüzyılda burada yaptırdığı bir köşk ve ona bağlı yapılardan oluşmuştur. İmparatorun oğlu İgnatios burada yaşarken İmparator I. Basileios (867–886) onu buradan çıkarmış ve patrik yapmıştır. Bundan sonra saray kendi haline terk edilmiştir. Bizans İmparatorları X.-XI. yüzyıllarda Büyük Sarayın yerine Mangana Sarayını tercih etmişlerdir. Bu arada Mangana Sarayı Bizans’ın gözden düşen saray mensuplarının hapsedildiği bir yer konumuna gelmiştir.
XII. yüzyıldan sonra, büyük olasılıkla II. İsakion Angelos (1185-1195) zamanında saray yıktırılmış ve taşları başka yerlerde kullanılmak üzere sökülmüştür. İstanbul’un fethinden sonra bazı kalıntılarının ayakta kaldığı kaynaklardan öğrenilmektedir. Tarihçi Dukas’ın yazdığına göre, fetihten sonra bu sarayın kalıntılarının olduğu yere dervişler yerleşmiş ve burası bir dergâha dönüşmüştür. Topkapı Sarayı’nın yapımı ile birlikte sarayın bulunduğu alan Sur-u Sultani ile çevrilmiş ve saray Topkapı Sarayı’nın sınırları içerisinde kalmıştır.
I. Dünya Savaşı’nda İstanbul’un işgalinde Fransız birlikleri sarayın bulunduğu yerdeki askeri depolara el koymuşlar, buradaki sarayın mahzenlerinden ve sarnıçlarından yararlanmışlardır. R. Demangel ve E. Mambory sarayın kalıntılarını incelemişler ve planlarını çizmişlerdir. Fransız işgal ordusunun 1923’te İstanbul’dan ayrılmasından sonra bu mahzen ve sarnıçlar kendi haline terk edilmiştir.
R. Demangel ve E. Mambory’nin Manganlar Sarayı ile ilgili verdikleri bilgilere göre; Mangana Sarayı’nın alt yapısına ait olduğu sanılan büyük bir mahzen ile askeri depolara kadar uzanan saray İncili Köşk’e kadar uzanıyordu. Buradaki 65x40 m. genişliğindeki dikdörtgen planlı bir mekân olup, içerisinde paye ve sütunlar bulunuyordu. Bu mekânın yanlarında da onları tamamlayan daha dar mekânların izlerine değinilmiştir. Bütün bu bölümlerin izleri kubbeli tonozlarla örtülmüştü.
Mangana Sarayı olarak tanımlanan bu yapının beş katlı olduğunu İmparator I. Aleksios’un kızı Anna Komnena yazmıştır. Onun söylediğine göre, sarayın son derece muhteşem bir görünümü vardı. Mangana Sarayı ile ilgili bunun dışında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadır.