Yalancıların Dünürlüğü (Fıkra)

Fakirin oğlu zenginin kızına vurulmuş. Oğlanın babası istemeye mecbur kalmış,, ancak ümitsizmiş. Kız babasını razı etmek için yanına -ücretli olarak- iki yalancı bulmuş.
Yalancılardan birincinin görevi; olmayan varlığı veya güzel vasıfları varmış gibi dile getirmek, ikincinin görevi de bunları iki katına çıkartmakmış. Tembihatları yapılmış, misaller verilmiş…
Ve dünür heyeti olarak kız tarafına giderler. Sebeb-i ziyaret açıklanır. Kız babasının kanaat beyanından önce, -kararın olumlu çıkması için- birinci yalancı der ki:
“-Kızınızın rahatı için maddiyattan yana endişen olmasın, oğlumuzun gayet verimli 100 dönüm tarlası var.” der demez ikinci yalancı devreye girer:
“-Hayır arkadaşım tamamını bilmiyor, 200 dönüm var” der. Birinci yalancı da:
“-Ha, bu daha iyisini bilir.” diyerek iki katını teyit etmiş olur.
Birinci yalancı devam eder;
“-Ankara’da kira getiren iki apartmanı var.” İkinci atılır:
“-O da bir şey mi, arkadaş tamamını bilmiyor, İstanbul’da da apartmanları var.” Birinci yalancı:
“-Ha, bu daha iyisini bilir.”
Bu minval üzere birkaç varlık daha açıklanır, kız babası inanır ve memnun olur, söz kesecektir ama;
“-Biraz da damat adayını anlatsanız, onu da tanısak?” deyince birinci yalancı;
“-Çok iyi çok hoş bir genç. Dünyanın en iyi insanı. Sadece bir gözü kör.”
İkinci yalancı yine atılır;
“-O da ne, bu arkadaşım tam bilmiyor, ikisi de kör.” der. Birinci yalancı, görevi gereği, diğerlerinde olduğu gibi; “-Ha, bu daha iyisini bilir.” der ve iş bozulur.