|
Tekerlemeler
Kırk kulplu küp, Kulpu kırık küp. Sık elek, Seyrek elek, Hızlı hızlı, Uç kelebek. Bir dalda iki kartal, Dal tartar, kartal kalkar. Bu ekşi eski ekşi. Üç tunç tas has hoş hoşaf. Az kaz, uz kaz, boyunca kaz. Bu pikap, şu pikap, o pikap. Incık, mıncık, Sen dur, sen çık! Bu mumcunun mumu umumumuzun mumudur. Kırk küp, kırkının da kulpu kırık küp. Şemsipaşa Pasajı’nda sesi büzüşesiceler. Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı. Eller pekmezlenmiş de biz pekmezlenmemişiz. Bizde bize biz derler, sizde bize ne derler? Bu tesbihi imamelemeli mi, imamelememeli mi? Şu duvarı badanalamalı mı badanalamamalı mı? Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız? Gül dibi bülbül dili gibi, gül dibi bülbül dili. Nankör nalbant nalları nallamalı mı, nallamamalı mı? A be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı, a be kuru dayı. Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada su şişesi. Yağmur yağarsa raylar ıslanır, yağmur yağar saraylar ulanır. Çatalca’da başı çıbanlı topal çoban, çatal sapan yapar satar. Bu çorbayı nanelemeli mi de yemeli, nanelememeli mi de yemeli? Ilgarcı ılgar, ılgıngillerin ılgancırı ılgalayarak, ılgıt ılgıt ılgılardı. Masal masal mas, Osman’ın başı kel. İner kuyuya çıkmaz, Olur ona altı ay yaz. İşlek işlemeci, işlemeli işleri işlikte işleyerek işletmeciye işyerinde izletti. İt iti itti, bit iti itti, it biti itti. Bit gitti, it gitti. İtti, bitti, gitti. Bir berber bir berbere, “Bre berber, gel beraber, bir berber dükkânı açalım.” demiş. İki kel kör kirpinin yırtık kürkünü dişi kel kör kirpinin yırtık kürküne eklemişler. Aliş’le Memiş mahkemeye gitmiş; mahkemede mahkemeleşmişler mi, mahkemeleşmemişler mi? Pireli peyniri perhizli pireler tepelerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler. Bir ikidir, bir, iki, Beş altındır, beş, altı, İnanmazsan say da bak, On altı, on altı. Üçüncü üçkâğıtçı, üçetek üçleşerek üçteker arabayla süzüm süzüm süzülen süzgeçleri süzdü. Sen seni bil, sen seni, bil sen seni, bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni. Getirince el getirir, yel getirir, sel getirir; götürünce el götürür, yel götürür, sel götürür. Delmişler, takmışlar, Bunu böyle yapmışlar. Delmeyelerdi, takmayalardı, Bunu böyle yapmayalardı. Şu karşıda bir dal, dal sarkar kartal kalkar, kartal kalkar dal sarkar, dal kalkar kantar tartar. Gökten bir damla düştü, şıp benim alnıma, şıp anamın alnına, şıp benim alnıma, şıp anamın alnına... Pısırık pırlak pırnallıklarda pırnallanırken pılı pırtısını pısırık pıtraklara pıtır pıtır pırtlattı. Dört deryanın deresini dört dergâhın derbendine devrederlerse, dört deryadan dört dert, dört dergâhtan dört dev çıkar. Elalem ala dana aldı; aladanalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık. Üstü üç taslı taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk çıldırır, yoksa iç içe yüz ton saç kaplı çanı kaldıran mı çabuk çıldırır. Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın, kapı gıcırdatıcılardan mısın? Cüce çinici Celali Hoca gizlice marpuççular içindeki züccaciyecilere gidip içi Çince yazılı cicili bicili cam çubukları cepceğizine indirmiş. Be birader buraya bak, başı bereli burma bıyıklı bastıbacak bayan berberiyle bizim Bedri bey birlikte bir pirinci birinci buluşta birbirine dizip Bursa pazarına indi. İndim dereye sarul seke teke çepiç tek otlarlar.
Kaynak: okumayisev.com
|