Son Fıkra (Fıkra)

Birisi, eşiyle birlikte gurbetteki ablasını ziyarette iken, bir akşam hep birlikte başka bir akrabalarının ziyaretine giderler.
Gece yarısından sonra, vaktin iyice ilerlediği bir saatte de eve dönerler. Oturdukları binaya geldiklerinde bir de bakarlar ki elektrikler kesik. -Jeneratör de olmadığından- asansör çalışmamaktadır. İşin kötüsü ablanın oturduğu daire 16. kattadır.
Önce abla ile enişte birbirini suçlarlar, misafirlerinden özür dilerler ve sonra da kucaklarındaki çocuklarla mecburen merdivenleri tırmanmaya koyulurlar.
Daha üçüncü dördüncü kata gelmişlerdir ki, hız azalmış, derin nefesler çoğalmış, durup soluklanmalar… başlamıştır. Misafir kayınbiraderin aklına bir fikir gelir;
“-Enişte!” der, “yolumuz uzun, şimdiden kesilme emareleri başladı, derim ki, bu tırmanışı kolaylaştırmak için her katta sırayla birer fıkra anlatsak. İhtimal daha az yorgunluk hissederiz…” Enişte.
“Bravo, güzel fikir!” demiş ve başlamışlar her kat çıkışta birisi, diğer katta öbürü fıkra anlatmaya. Gerçekten de bu işe yaramış, gülüp eğlenerek 16. kata çıkmışlar, oturdukları dairenin kapısına gelmişler. Fıkra anlatma sırası eniştede imiş. O arada kapının anahtarını çıkarmak üzere elini ceplerinde dolaştıran enişte der ki;
“-Size son fıkramı anlatayım mı; Evin anahtarı arabada kalmış!”