Melekli Şahmeran Efsanesi (IĞDIR)

Yöre halkının inanışına göre, yılanların şahı Şahmeran ve bütün yılanlar Iğdır'ın Melekli Kasabası Kültepe Deliktaş mevkiinde yaşarmış. Hükümdarları Şahmeran ise gözleri kilometrelerce uzağı görebilen, üstün niteliklere sahip bir yaratıkmış.

Söylenceye göre Bir gün Atabey adlı bir genç arkadaşlarıyla Şahmeran tepe etrafında yürürken bir kuyuya düşmüş kuyuda yaşayan yılanlar Atabeyi hemen alırlar kuyunun dibinde bulunan Şahmerana götürürler, Şahmeran Atabeyle biraz konuştuktan sonra yılanlara onu öldürmesini emreder fakat Atabeyin çok yakışıklı olduğunu hisseden ve yılanlara karşı cesurca direnişini gören Şahmeran Atabeyi affeder fakat ebedi olarak kuyuda onunla yaşaması ister, gel zaman git zaman Atabey kuyuda yaşamaktan sıkılmaya başlar ve Şahmerandan onu serbest bırakmasını ister Şahmeran ise bunu asla kabul etmez çünkü Atabeyi serbest bıraktığı anda insanoğlunun burayı bulacağını ve onlara zarar vereceğinin bilincindedir, gün geçtikçe Atabeyin güzelliğinin bozulduğunu ve serbest bırakılması için yalvarışlarını gören

Şahmeran artık dayanamayıp deliler gibi aşık olduğu Atabeyi serbest bırakmaya karar verir ve bırakır. Atabey ise bu kuyunun sırrını ve burada gördüklerini hiç kimseye söylemeyeceğine dair söz verir ve kuyudan ayrılır, bu arada dönemin padişahı amansız bir hastalığa yakalanmıştır ve onu bu hastalıktan kurtarmanın tek yolu yılanların şahı şahmeranın etinin suyunu kaynatıp içmekten geçermiş, baş Vezir ise padişahın hastalığına en çok sevinenlerden biriymiş, çünkü onunda en büyük arzusu Şahmeran'ı bulmakmış. Şahmeran'ı bulup onun etinin suyunu içerek bilgiye kavuşmak ve böylece saraydaki hakimiyeti eline geçirmekmiş, padişahın baş veziri Atabeyin Şahmerandan haberdar olduğunun hissediyormuş, bu yüzden baş vezir Şahmeran'ı bulmak için padişahtan hemen izin istemiş padişah ise amansız hastalıktan kurtulup eski gücüne kavuşmak için hemen baş vezirine yetki vermiş, baş vezir ise Atabeyi gidip evinden aldırmış ve haftalarca işkence yaptırarak Şahmeran'ın yerini söylemesini istemiş, Atabey ise konuşmamakta ısrarlı olunca vezir demiş ki bak Atabey biz Şahmeranı istemiyoruz padişahımız amansız bir hastalığa yakalanmış bu hastalıktan kurtulmanın tek yolu bir bitkide saklıymış var git ona söyle o bitkinin hangi bitki olduğunu desin bize Atabeyde buna inanmış ve tutmuş kuyunun yolunu.

Kuyunun yanına vardığında, vezirin askerleri yakalamışlar Atabeyi Meğer Atabey takip altındaymış. Atabeyi alarak Sarayda bekletmişler. Beklerken ölüp ölüp dirilmiş. Ama son pişmanlık fayda etmezmiş. Şahmeran'ı altın bir tepside getirmişler. Başı gururlu ve dimdikmiş Şahmeran'ın. Atabeyden başka kimseye bakmıyormuş. Gözleri sadece ve sadece ona kilitliymiş. Bir süre sessizlik olmuş. Ve sonra Şahmeran dile gelmiş-” Ben sana bu topraklarda Aşk ölümünedir demiştim. Ve zayıf olan ölümü hak eder. Benim zayıflığım sana âşık olmamdır maalesef. Sen bana, ben de yılanlara ihanet etmiş oldum böylece. Başımın suyu zehirlidir. Bilgi kuyruğumdadır. Ceza istiyorsan zehirimi iç. Demiş Atabey'e Bu sözlerden sonra Şahmeran oracıkta kesilmiş. İki ayrı kazan kaynamış. Zehir kazanı ve bilgi kazanı. Vezir Şahmeran'ın sözlerini dinleyerek kuyruk suyunu dikmiş başına. Atabey ise ölümden başka bir şey düşünmeden zehir dolu tası içmiş. Vezir, hemen yıkılmış, vücudunun her yerinden kanlar fışkırmaya başlamış. Atabey, içindeki yangının azar azar söndüğünü hissetmiş ve yavaşça çıkmış gitmiş saraydan. O günden beridir, o topraklarda, yoksul halkın arasında bir lokman hekim olarak almış yürümüş Şahmeran.