17. yüzyılda Ruslarla yaptığı savaşı kaybederek Osmanlı Devleti’ne sığınan İsveç Kralı 12 Charles
(Demirbaş Şarl), Türklerden gördüğü alicenaplık karşısında; “Poltava’da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü kurtuldum. Buğ Nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi. Önümde su, ardımda düşman, tepemde ateşler püsküren güneş. Su, beni boğmak; düşman, beni parçalamak; güneş, beni eritmek istiyordu, yine kurtuldum.
Fakat bugün esirim. Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar yaptılar, beni esir ettiler. Ayağımda zincir yok, zindanda da değilim. Hürüm ve istediğimi yapıyorum. Lakin yine esirim. Asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler, beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar şefkatli, bu kadar yüksek kalpli, bu kadar asil ve bu kadar nazik milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak bilseniz ne kadar tatlı.” diyerek şükranlarını ifade etmiştir.