Cimri ile Altınlar (Masal)

Bir zamanlar, altınlarını, bahçedeki bir ağacın dibine gömmek suretiyle saklayan bir cimri vardı; fakat her hata başı heyecanla o ağacın altına gelerek, altınlarını gömdüğü yerden çıkartır, onları zevkle uzun uzun seyreder ve sonra yine yerlerine gömerek sessiz sedasız oradan ayrılırdı.

Bir gün, bu manzarayı gözetleyen bir hırsız, Cimrinin oradan ayrılmasından hemen sonra, çabuk çabuk yeri kazarak bütün altınları kucakladığı gibi, soluğu, kendi evinde aldı.

Gene hafta başı geldi ve gene Cimri, altınlarını ziyarete gitti. Fakat toprağı açıp da felaketle karşılaşınca, saçını başını yolmaya bağırıp çağırmaya ve avaz avaz ağlamaya başladı. Patırdıyı duyan komşular, başına üşüştüklerinde, içlerinden biri sordu:

“Hiç içinden alıp kullandığın olur muydu?”
“Hayır, hayır! Sadece altınlarımı seyretmeye gelirdim.” O zaman komşu, şöyle cevap verdi:

“Öyleyse ne üzülüyorsun? Şimdi de, boş çukuru ziyarete gelirsin. Göreceksin ki, her bir şey farketmeyecek.”

“Kullanılmayan servetin, var olmasıyla olmaması müsavidir.”

Jean de La Fontaine