Boluluyum Komutanım (Fıkra)

Bolu’nun bir ilçesinin bir köyünden askere gelmiştir. İlk gün, nizamiyede kayıtları yapılmış, bölüklerinin bulunduğu yere getirilmişlerdir. Henüz sivil elbise ve ayakkabıları üzerindedir.
Tam bölük komutanının makam odasının önündeki alanda, eli arkasında, iri taşlı tespihi elinde, tabanı basık, kasketi kayık… volta atıp durmaktadır. Yüzbaşı’nın dikkatini çeker. “-Kim bu yahu!” der, “Çağırın şunu bana!” Çavuş gider;
“-Komutan seni çağırıyor” der ve getirir. Ellleri arkada değilse de tesbihini çekmeye devam etmektedir. Yüzbaşı sorar;
“-Sen nerelisin?” Yeni asker, yüksek sesle ve iftiharla;
“-Boluluyum!” der. Yüzbaşı;
“-İsmin ne?”
“-Ben Bolu’nun ……. Kazası’nın Başarslanlar Köyü’nden, Pehlivan Cihangir Ağa’nın en küçük oğlu Bahadır Yenilmez’im. Ayıboğan Dilaver de dayım olur!’” Yüzbaşı Çavuşa döner;
“-Çavuş, sen bununla bir hafta kadar bir güzel ilgilen, sonra tekrar görmek isterim!” der.
Makamdan çıkarlar. Dayağın yaygın ve revaçta olduğu, askerden dönenlerin hatıralarında, mutlaka ve övünerek ‘ne kadar dayak yendiğinin’ de anlatıldığı bir dönemdir.
Çavuş bir hafta boyunca Başarslanlı, …. Cihangir oğlu, Ayıboğan Dilaver’in yeğeni Bahadır Yenilmez’le ‘özel olarak’ ilgilenir. Ve bir hata sonra tekrar Yüzbaşı’nın huzuruna çıkartır. Ayakta zor dursa da esas duruştadır, Yüzbaşı sorar;
“-Senin ismin neydi?” Alçak bir sesle;
“Baha-dır komutanım.”
“Nereliydin?” Yine alçak ve kısık bir sesle;
“-Bölü-lü komutanım.”