Bir zamanlar bir kıza bir adam âşık oluvermiş. Oluyor ama adamın da hiçbir şeyi yok. Babası da bunu vermek istemiyor. Bu kızı babası Çorum'da başkasına veriyor. Oğlan da o kadar çok kahroluyor ki, üzüntüsünden gidiyor kızın kervanının geleceği yere. “Çevreyolu” deriz biz. Oraya gidip oturuyor, yol kenarına. Biraz bekledikten sonra kervanların geldiğini görüyor. Kervandaki adamın biri diyor ki;
-Sen ne yapıyorsun burada? Per perişan bir hâldesin. Neyin var? İşin gücün yok mu senin? Diyor. Oğlan da diyor ki; -Ben burada oturup, gelen giden atların eyerlerini çekerim, diyor. -O zaman sen, gelinin atının eyerini çek, diyor adam. Neyse adam çekiyor atın eyerini. Giderken diyor ki; -Eyer! Eyer! Sunam başkasına gidiyor, sakın onu koy verme, diyor. Sonra da eyer geline yapışıyor. Sonra da oğlan üzengiye; -Üzengi! Üzengi! Sunam başkasına gidiyor, sakın onu koy verme! Diyor. Üzengi de geline yapışıyor. En sonunda kervanların bitiş yerine geliyorlar böyle. Binek taşına diyor ki; -Binek taşı! Binek taşı! Sevdiğim başkasına gidiyor, onu alıp koy verme, diyor.
Ondan sonra oğlan kızı indiriyor. Ama o anda oğlan kıza sarıldığında ikisi de taş oluveriyor. Herkes o anda birbirine hayretle bakıyor. Büyük bir sevginin efsane oluşuna şahit oluyor herkes.