Kütüb-i Sitte: Hadis 5424

Künye
Fasıl:
Ölüm Bölümü
Konu:
Ölüye Ağlama Ve Matem
Rivayet Eden:
Abdullah İbnu Ubeydillah İbni Ebi Müleyke
Kaynaklar:
Buhari Müslim Nesai
Kaynak Kitaplar:
Buhari, Cenaiz 33
Müslim, Cenaiz 22, (928)
Nesai, Cenaiz 15, (4, 18, 19)
Hadis 5424
Hz. Osman İbnu Affan radıyallahu anh'ın Mekke'de bir kızı vefat etti. Cenazesinde bulunmak üzere geldik, İbnu Ömer ve İbnu Abbas (ra) da cenazede hazır oldular. Ben ikisinin arasında oturuyordum. Abdullah İbnu Ömer, tam karşısında bulunan Amr İbnu Osman'a: "Ağlamayı niye yasaklamıyorsun? Zira Resulullah (sav): "Ölü, ehlinin, kendisi üzerine ağlaması sebebiyle azab görür" buyurmuştur!" dedi. Bunun üzerine İbnu Abbas (ra): "Hz. Ömer (ra) bunun bir kısmını söylemişti" dedi ve sonra İbnu Abbas konuşmasına devam ederek anlattı: "Hz. Ömer'le Mekke'den çıktım. el-Beyda nam mevkie geldiğimizde, semüre ağacının gölgesinde bir yolcu gördü. Bana: "Git bak bakalım! Bu yolcu neyin nesi?" dedi. Gittim baktım, meğer Süheyb imiş, gelip haber verdim. "Onu bana çağır!" dedi. Tekrar Süheyb'e dönüp: "Haydi yürü, emr'ül-mü'minine uğra!" dedim. Hz. Ömer (ra) hançerlendiği zaman Hz. Süheyb (ra), ağlayarak girdi. Hem ağlıyor, hem de: "Vay kardeşim, vay arkadaşım!" diyordu. Hz. Ömer: "Ey Süheyb bana mı ağlıyorsun? Aleyhissalatu vesselam: "Ölü, ehlinin kendi üzerine ağlaması sebebiyle azab görür" buyurdu!" dedi. İbnu Abbas (ra) der ki: "Hz. Ömer (ra) öldüğü zaman bunu Hz. Aişe (ra)'ya hatırlatmıştım. Şöyle dedi: "Allah Ömer'e rahmet buyursun! Vallahi Resulullah (sav): "Allah, mü'mine, ehlinin üzerine ağlaması sebebiyle azab verir" demedi. Lakin Resulullah (sav): "Allah, kafirin azabını, ehlinin üzerine ağlamasıyla artırır" buyurdular." Hz. Aişe sözlerine şöyle devam etti: "(Bu meselede) size Kur'an yeter. Orada "Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez." (Fatır 18) buyrulmuştur." Bu söz üzerine İbnu Abbas (ra): "Gerçek şu ki, güldüren de, ağlatan da Allah'tır, (gülmek ve ağlamak fıtri bir şe'niyettir, kişinin bunda dahli yoktur)" dedi. İbnu Müleyke der ki: İbnu Ömer bu konuşmalar karşısında hiçbir şey söylemedi (serdedilen delilleri ikna edici buldu)."