Türkiye'nin pek çok yerinde kurulan yerel pazarlardan biri olan Selemen Kır Pazarı, Tokat'ın Reşadiye ilçesinde Selemen Yaylası'nda kurulmaktadır. Genellikle bu tür pazarlar oldukça eski bir tarihe ve belli bir sebebe dayanarak kurulmaktadır. Kısacası ülkemizin birçok yöresinde rastlayabileceğimiz bu tür pazarlar aynı zamanda tarihi bir anlam taşımaktadır. Yaptığımız görüşmelerden aldığımız bilgilere göre ; Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken otağını Selemen'de kurmuştur. Bu sefer sırasında burada Cuma namazı da kılmıştır. Bu sebeple Selemen Kır Pazarı'nın en az yüz seneden beri her Cuma günü bu yaylada kurulduğu söylenmektedir. Böylece bu çevrede kurulan pazarın tarihi bir özelliğe sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Karadeniz.de kurulan bir çok yayla pazarı gibi bu Pazar da coğrafi olarak yayla üzerindedir. Yayla çevredeki köylerin tam ortasında yer almaktadır. Pazara alıcı ve satıcılar, Tokat'ın civar köyleriyle, Ordu'nun bu Yayla.ya yakın bölgelerinden gelmektedir. Selemen Kır Pazarı sürekli bir pazar niteliğinde değildir, sadece haftada bir gün, Cuma günleri kurulmaktadır.
Köylere yürüme mesafesinde bir alış-veriş yeri bulunmadığından pazarın periyodik bir nitelik taşıması yöre halkı için pazarın fonksiyonelliğini artırmaktadır. Pazarın Cuma günü kurulması başta da belirttiğimiz gibi bir bakıma tarihi olarak belirlenmiştir. Sabahın erken saatlerinden itibaren üretici/satıcılar mallarını pazara getirmeye başlarlar. Pazarda yerleşim yerleri diğer pazarlarda olduğu gibi sabittir. Her Cuma herkes kendi yerinde tezgahını açar. Tezgahların veya satıcıların yerleşimi açısından bir gruplaşma söz konusu değildir. Her türlü malı satanlar karışık olarak tezgahlarını kurarlar. Çevre köylerde yaşayan insanlar da saat6.00 civarında pazara alış-veriş etmeye gelirler.Erken denilebilecek bir saatte de,9.00-10.00.da alış-verişlerini bitirirler.Bu alış-veriş genellikle bir haftalık yiyecek türü maddeleriyle ağırlıklı olur. Pazarda mallar heterojendir. Gıdadan mutfak eşyasına, tuhafiye ürünlerinden giyime kadar her türlü mal bulmak mümkündür. Hemen her tezgahta farklı bir ihtiyacı karşılama imkanı bulunur. Ancak pazarın ağırlığı gıda ürünlerindedir. Burada satılan mallar açısından oldukça yoğun bir işbölümü görülürki; örneğin neredeyse peynir satan kimse yoğurt satmaz. Çoğunlukla gıda satıcıları aynı zamanda üretici durumundadırlar.Bu pazar açısından göze çarpan bir başka davranış biçimi de alış-veriş sırasında bir pazarlığın söz konusu olmasıdır. Özellikle yarı dayanıklı tüketim mallar için daha fazla pazarlığın yapıldığı gözlenir. Çünkü gıda türü mallarda aşağı-yukarı fiyatlar bellidir.
Ekonomi toplumların sahip olduğu sosyal normlarla örf ve adetlere göre şekillenir. Nitekim bu tip küçük pazarlar da güçlü bir kültürün hakimiyetine ve varlığına rastlamak mümkündür. Ancak burada kültürün hem maddi hem de manevi yönünün dikkate alınması gerekir. Cemaatçi toplumlar dışa kapalı bir özellik gösterdiğinden geleneklerini yaşatma ve sürdürme arzusu kuvvetlidir.İşte bu bakımdan bölgede sürekli yaşayan bireyler bölgenin örf ve adetlerini koruyarak kültürünün devam etmesine yardımcı olmaktadır. Çeşitli sebeplerle bölge dışında yaşayan bireyler ise her yıl düzenli olarakdoğup büyüdükleri bölgeye gelerek bir canlılık getirmektedirler. Asıl burada önemli olan her iki tarafın zihniyetinin çatışmadan bir arada bulunmasıdır. Bu ise kültürün gelişmesine ve tüketilmesine yardımcı olmaktadır.