Şanlıurfa-Akçakale arasında, merkez ilçeye 17 km. uzaklıkta bir höyüktür.
1951 ve 1952 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı ve İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından kazılar yapılmıştır.1951 yılında yapılan kazılarda Geç Asur Dönemine kadar giden bir yerleşim yerinin kalıntılarına ve çeşitli dönemlere ait kırmızı çanak çömlekler ve kap parçalarına rastlanmıştır. Kalıntıları bulunan taş temelli, kerpiçten büyük yapının M. Ö. VII. yüzyılın ilk yarısında Asur işgalinde yapıldığı sanılmaktadır. Bir ya da iki avlu çevresinde dizilen odalardan oluştuğu düşünülen yapının batısı üst katmanlardaki geç dönem yapılarınca bozulmuştur. Yapıda pek çok seramik kap ve çivi yazılı tabletlere rastlanmıştır.
Geç Asur Dönemine tarihlenen bu büyük tablet arşivinin, bir kısmı 1951'de, kalan kısmı da 1952 yılındaki kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Bu tabletler arasında Gılgamış Destanı ve Yaratılış Destanı'nın metinlerine de rastlanmıştır.
Geç Asur Döneminde büyük bir bina ile kaplı olan höyük tepesinin, Yeni Babil (Keldâni) ve Akamanış imparatorlukları zamanında iskân edilmediği, buna karşın Helenistik ve Roma devrinde aynı akropolün yeniden bir iskân sahası haline geldiği tahmin edilmektedir.
Sultantepe’de ayrıca Ay Tanrısı Sin simgeli taş bir stel de bulunmuştur.