Çeşitli eserlerden hamamın Romalılar tarafından yapılmış olduğu, yapılış tarzı bakımından (Yalkız Darz Mimarisi) Selçuklu eserlerine benzemektedir.
Bu hamam “Lisanı Nas” da Sazi (Şadi) Paşa hamamı veya Sultan Mesut hamamı da denmektedir. Vakıf kayıtlarına göre hicri 655 miladi 1256 yılında Selçuklu Sultanı II. Mesut tarafından inşa edildiği yazılıdır. Hamamın Şadi Paşa tarafından vakfedildiği bilinmektedir. Dış ve iç yapısı bakımından çok gösterişli ve zarif olmayan hamamın üstünde bir büyük kubbe, iki küçük kubbe mevcut olup, içinde altı köşeli büyük, dört köşeli küçük bir havuz bulunmakta, altı kurna ve halvetten meydana gelmektedir. Hamamın Aslanağzı denilen büyük kurnasının sağında bir sütun bulunmakta, buraya “Kız Gözü “ denilmektedir. Hikayesi ise şöyle rivayet olmaktadır;
Zamanında üç güzel genç kız hamamda yıkanırken zorbalar tarafından baskın yapılır. Bu kötü niyetli insanlar karşısında çaresiz kalan kızlar, feryat ederek Allah’a yalvarırlar:
" -Yarabbi bizi ya kuş yap, yada taş. . . . bu insanlara teslim etme. "
Duaları kabul olur ve iki kız, kuş olup uçar, diğeri ise taş taş kesilir banyonun köşesinde yaşlı bir heykel gibi kalır. Sütun üzerindeki oluğa, kızın gözleri olarak kabul edilen oyuklardan akan su damlacıkları bu kızcağızın göz yaşları diye nitelendirilmektedir. Günümüzde halen damlamaya devam etmekte olan bu su damlacıklarının oluşumu ise, toplanan su buharının özel bir sistemle su haline dönüştürülerek köşelerden banyoya damlaması şeklinde yorumlanmaktadır. O günden bu güne kadar efsane dilden dile, nesilden nesile anlatıla gelmiştir. Kaplıcanın ve özellikle kız gözünün kutsallığına inanan insanlar buraya gelir, kurban keser, mum yakar, dileklerinin kabul olması için dua eder, banyolarını yapıp giderler.