Beşiktaş’ta Yıldız Mahallesi’nde Asariye Caddesi ile Asariye Çıkmazı’nın kesiştikleri köşede yer almaktadır.
Aynı yerde daha eski tarihli bir caminin bulunduğu bilinmekle birlikte, kaynaklarda söz konusu yapının inşa tarihi ve yaptıranı hakkında farklı görüşler yer almaktadır. Bugünkü yapı II. Mahmud tarafından, büyük olasılıkla hükümdarlığının (1808-1839) sonlarına doğru yaptırılmıştır. Caminin ta’lik hatlı mermer kitabesi kırık olduğundan tarihi tesbit edilememiştir. Bu kırık kitabe, bugün cami bahçesinin kuzeydoğu köşesinde durmaktadır.
Daire planlı ve kâgir olan yapıya, geç dönem özelliği olarak, dış görünüşüne egemen olan ve kuzeybatı köşesinde dikdörtgen bir çıkma yapan ahşap hünkâr kasrı eklenmiştir. Hünkâe kasrı çıkmasını taşıyan, iki mermer sütunun arasına, daha sonra iki adet kare kesitli ahşap sütun yerleştirilmiştir. Ana mekân, yüksek ve yuvarlak bir kasnağa oturan, içeriden sıvalı, dışarıdan kurşun kaplı bağdadi bir kubbe ile örtülmüştür. Kâgir duvarlarda iki sıra halinde dikdörtgen açıklıklı pencereler yer almakta, alttakiler, II. Mahmud döneminde sıkça görülen, baklava taksimatlı ve pullu şebekelerle donatılmış bulunmaktadır. Harimin cümle kapısı kuzeyde, mihrap ekseninde yer almakta ve kapalı son cemaat yerine açılmaktadır. Daire planlı ana mekân, alışılmış cami tiplerinden farklıdır. Pencere aralarındaki sekiz çift bağdadi pilastr, kubbe eteğine kadar devam etmektedir.
Eteğinde geniş bir silmenin dolaştığı kubbenin iç yüzeyi kartonpiyer tekniğinde yapılmış, ampir üslubunda süsleme grupları ile bezenmiştir. Merkezde, avizenin asılı olduğu yuvarlak madalyon şeklindeki göbek içinde, yapraklardan ve çiçeklerden oluşan sekiz kollu bir süsleme görülmektedir. Geri kalan yüzey, çift plastrların hizasında bulunan birer çift silme ile sekiz dilime ayrılmıştır. Silmeler arasında, kubbe merkezine doğru gittikçe daralan sekiz adet dikdörtgen bölüm içinde, yaprak dolgulu oval süsleme grupları yer alır. Bu dilimlerin eteğinde çelenk motifleri, merkeze bağlanan kısımlarında ise perde motifleri bulunmaktadır. Aynı perde motifleri mihrabın üzerinde de görülür. İki yandan ahşap pilastralarla sınırlanan mihrabın yanlarında, ampir üslubu ile uyumlu, cami ile yaşıt pirinç şamdan durmaktadır. Ahşap minber, iki tarafındaki plastralar ve eğri çizgilerden oluşan tepeliği ile aynı üslubun egemenliğini vurgulamaktadır.
Caminin kuzeybatı köşesinde, hünkâr kasrı çıkmasının altındaki kapıdan, hünkâr kasrının zemin kat sofasına girilir. Güney yönünde bir odanın bulunduğu bu sofadan merdivenle üst kata çıkılır. Hünkâr mahfili ile bağlantılı üst kat, bir sofa, iç içe iki oda ve bir abdestlikten oluşmuştur. Harim yönünde dışbükey bir çıkma yapan hünkar mahfili ahşap karkaslı, ajurlu madeni şebekelerle kapatılmıştır. Karkasın üzerinde, marköteri tekniğinde, II. Mahmud döneminde çok sık görülen çubuk biçiminde ve oval kakmalar bulunmaktadır. Son cemaat yerinin üstünde büyük bir mahfil, kuzeydoğu köşesinde ise hünkâr mahfilinin simetriği olan ve aynı biçimde bir çıkma ile donatılmış ancak şebekesiz müezzin mahfili bulunmaktadır.
Caminin kuzeydoğu köşesinde kesme taş minarenin kare kaidesi gövdeye kadar yükselmektedir. Pabuç kısmı olmaksızın kalın bir simitle başlayan silindir gövdeli minarenin şerefesinin altına madeni akantus yaprakları aplike edilmiştir. Sekizgen yıldızlarla süslü şerefe korkuluklarının alt kısmına girland kabartmaları yerleştirilmiştir. Çıkmaz sokağın kuzeyinde, eskiden şadırvanın olduğu yerde halen tuvaletler ve abdest alma mekânı bulunmaktadır.