Yıldırım Bayezıd'ın oğlu Çelebi Sultan Mehmed tarafından 1421 yılında yaptırılmıştır. Türbe kentin doğusunda Yeşil semtinde, Yeşil Camii'nin karşısındaki tepe üzerindedir. Mimarı Hacı İvaz Paşa'dır. Nakkaşları Ali bin İlyas Ali, Mehmed el Mecnun'dur. En dar yüzü 8, 45 m, en geniş yüzü 8, 87 m olan sekizgen prizma bedene sahiptir. Beden yüzleri beyaz mermerden yapılmış, çerçeve ve ayaklar 3, 5 m açıklığı bulunan üzengileri boşta duran sivri kemeleri taşımaktadır. Güney ve Kuzey cepheler haricindekilerde dikdörtgen büyük pencereler ile sivri kemerli alçı pencereler vardır. Günümüze çok az değişikliklerle gelen cephe, girişin doğusündaki ilk yüzdür. Mermer çerçevelerin, sağır kemerlerin ve pencerelerin etrafı geçme rumi motifli bir bordürle kaplıdır. Diğer kısımlar turkuaz renkli çinilerle kaplanmıştır. Pencere alınlıkları koyu lacivert, zemin üzerine ince çizgilerle üç yatay bölüme ayrılmıştır. Bu bölümlerde, ayet ve hadisler yazılıdır.
Türbe'ye Yeşile bakan çinilerle kaplı olmasından dolayı Yeşil Türbe ismi halk tarafından verilmiştir.
Portal 1855 depreminde büyük hasar görmüş 1864'de horasanla sıvanarak bugünkü görünümüne sokulmuştur. Sağlı sollu mihrapçıklar, ayakkabılıklar, türbenin kitabesi ve 13 dilimli yarım kubbe, çeşitli renk ve motiflerle kabartma renkli sır tekniğinde işlenmiştir.
Rumiler, palmetler ve rozet motifleri ile oya gibi işlenen kapının kanatları günümüzde tüm çarpıcılığı ile ortadadır. Bir sanat şaheseri olan kapıyı Tebrizli Ahmed oğlu Ali yapmıştır. Sekizgen bedeni, sıvalı yüksek kasnağa oturan kurşunla örtülü büyük bir kubbe örtmektedir. Türbenin içine geçildiğinde iç mekân sanki çini cennetine girildiği hissini verir. Duvarlar 2, 94m yüksekliğe kadar iki bordürle çevrili, altıgen türkuaz çinilerle kaplıdır. Bunların aralarında iri madalyonlar yer almaktadır.
Türbe günümüze ulaşan en muhteşem çinili mihraba sahiptir. Renkli süsleme sanatının bir şaheseridir. Yivli süs sütunları, üç sıra mukarnası, rumi palmetleri, kıvrık dal motif leri, kalın yazı dizileri ve tepeliği ile Yeşil Camii mihrabını andırmaktadır. Sekizgen platformun ortasında Çelebi Sultan Mehmet'in kendisine has vakarı ile duran tamamen çini dekorasyona sahip sandukası yer almaktadır. Üzerinde kabartma sülüs celisi ile yazılı kitabesi vardır. Güneyinde oğulları Mustafa ve Mahmud'a ait sandukalar yer almaktadır. Kuzeyindeki ise oğlu Yusufa aittir. Platformun arkasındakiler, kuzeyden itibaren Çelebi Mehmet'in kızı Selçuk Hatun'un kabartma kitabeli sandukası, kızı Sitti Hatun (Safiye)'un beyaz zemine lacivert motifli, altıgen ve üçgen çinilerle kaplı sandukası, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatun'un sandukalarıdır.
328 metrekarelik alana oturan türbenin oktogonal prizma gövdesi, zeminden aşağıda da devam ederek mezar dairesini oluşturur. Beşik tonozla kaplı mezar dairesi örme duvarlarla beş ayrı bölüme ayrılmıştır. Girişi doğudaki yüksek sette görülen mezarlarla kamufle edilmiş gizli kapıdandır.