Apolyont veya Ulubat Gölü olarak da bilinen göl, Mustafakemalpaşa ilçesi dışında Karacabey ve Nilüfer ilçelerinin sınırları içerisinde de yer almakta olup, yaklaşık 5.700 hektar alana sahiptir. Mustafakemalpaşa Çayı’ndan beslenmekte olup ayrıca Uluabat Deresi ile Susurluk Nehrine karışır. Göl dibindeki ve çevresindeki karst kaynakları ile yağışlı dönemlerde göle ulaşan küçük dereler gölün beslenmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca, gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Göle giren su miktarı mevsimlere ve yıllara göre büyük değişiklik göstermektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Uluabat Deresiyle Susurluk Çayı´na ve bu çay vasıtasıyla da Marmara Denizi´ne boşalmaktadır.
Uluabat Gölü, Marmara Denizi’nin güneyinde, doğu-batı doğrultusunda uzanan tektonik kökenli Yenişehir-Bursa-Gönen çöküntü alanında oluşmuştur. Aynı çöküntü alanındaki Kuş Gölü’nden alçak bir eşikle ayrılmaktadır. Deniz seviyesinden 8-9 m. Yükseklikte bulunan gölün, kuzeyinde fazla yüksek olmayan ve yumuşak bir eğimle alçalan Neojende oluşmuş tepeler, güneyinde ise Paleozolojik zamana ait dik yamaçlı dağlık alanlar bulunmaktadır.
Gölün doğu-batı yönünde uzunluğu 23-24 km. , genişliği ise 12 km. kadardır. Göl alanı yıllara ve mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. Göl alanı için bugüne kadar verilmiş en yüksek değer 24.000 hektar, en düşük değer 13.500 hektardır. Gölün güney-batı kıyıları 1993 yılında yapılan seddelerle çevrilmiş ve gölün bu kesimi tarıma açılarak geçmişte olduğu gibi geniş alanlara yayılması engellenmiştir.
Gölün ortalama derinliği 2.5 metredir. Büyük bir bölümü oldukça sığ olup, bu kesimlerdeki derinlik 1-2 metre arasında değişmektedir. En derin yeri Halilbey Adası’ndaki 10 m. ye yaklaşan çukurluktur. Gölün kuzey kıyıları diğer kesimlere göre daha giritili çıkıntılıdır. Kuzeyde kalker yapılı Eskikaraağaç ve Gölyazı yarımadaları bulunmaktadır. Yine göl içerisinde yapılarında kalkerlerin egemen olduğu 7 adet ada bulunmaktadır. Bu adaların en büyüğü Halilbey Adası’dır.
Göl suyu kolloidal kil içerdiği için devamlı bulanıktır. Göldeki fitoplanktonların baskın durumuna göre göl suyuna bazen yeşilimsi-sarı, bazen de grimsi-sarı renkler hakim olmaktadır. Göl suyunun bulanık olmasından dolayı ışık geçirgenliği çok azdır. İlkbaharda göle giren süspanse maddelerin artışına bağlı olarak ışık geçirgenliği 22 cm. ye kadar düşebilmektedir.
Uluabat Gölü, ekolojik yönden bol gıdalı bir göldür. Uygun iklim koşullarının yanısıra geniş sazlık alanların varlığı, açık su yüzeyleri ve besin maddesi bakımından da çok zengin bir yapıya sahip olması, değişik türden yüz binlerce su kuşuna beslenme ve barınma olanağı sağlamaktadır. Uluabat Gölü plankton ve dip canlıları bakımından ülkemizin en zengin göllerinden biridir. Gölde, 21 değişik balık türünün varlığı bu zenginliğin en önemli göstergelerindendir.
Uluabat Gölü, kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğu´nun da en önemli sulak alanlarından biridir. Uluabat Gölü, dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden küçük karabatağın ülkemizdeki en önemli üreme alanıdır. Türkiye´deki toplam kuluçka populasyonu 1500 çift olarak tahmin edilen türün, 300 çifti alanda kuluçkaya yatmaktadır. Gölde üreme dönemi dışında da önemli sayıda küçük karabatak barınmaktadır.1995 yılı Ocak ayında türün 1.75 bireyi alanda kaydedilmiştir. Uluabat Gölü yine dünya çapında yok olma tehlikesi ile altında olan tepeli pelikanın da önemli beslenme ve kışlama alanlarından biri olup, Ekim 1994’de gölde 136 bireylik populasyonu kaydedilmiştir. Gölde, kuluçkaya yatan diğer önemli türler; Alaca balıkçıl, kaşıkçı, küçük ak balıkçıl, ve çeltikçi, küçük balaban, gece balıkçılı, erguvani balıkçıl, saz delicesi, bataklık kırlangıcı, mahmuzlu kız kuşu , bıyıklı sumru, kara sumru gölde kuluçkaya yatan diğer kuş türleridir.