Muradiye semtinde Devlet Misafirhanesi ve daha sonraları Rus Konsolosluğu olarak hizmet veren 19. Yüzyıl Osmanlı Evi, Hüsnü Züber tarafından restore edilerek 1992’de ziyarete açılmıştır. Müzenin yer aldığı tarihi bina 1836 yılında Devlet konukevi olarak yapılmış ve Hüsnü Züber tarafından satın alındığı 1988 yılına kadar da konut olarak kullanılmıştır.1994 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlanan Hüsnü Züber Evi
Müzesi’nde, sanatçı Hüsnü Züber’in yakma-dağlama (pyrogravure)koleksiyonu da sergilenmektedir. Dağlama, tahta üzerine yapılan yakarak gravür çalışmasına verilen addır. 1930 yılında İstanbul Üsküdar semtinde dünyaya gelen Hüsnü Züber, Türk tahta eşyası ve Türk motifleri koleksiyonu bakımından oldukça zengindir.Harita mühendisi, Yarbay rütbesiyle Anadolu köylerini gezerken 1960 yılında 15 tahta tabak ve kaşık ile başlayan sergisi, daha sonra 450 parça Türk tahta eşyası ve 600 Türk motifve koleksiyonuna ulaştı.Kızgın bir demirle (günümüzde elektrikli kalemlerle)çeşitli desenlerin, motiflerin resmedildiği çeşitli yörelere ait tahta tabak ve kaşık çeşitlerinin sağlı sollu beş vitrinde sergilendiği müzede, Anadolu’nun zengin kültürünü ve uygarlık anlayışını görmek mümkündür.Bu arada müzenin yer aldığı tarihi köşkün odaları da geleneksel
Osmanlı Evi’nde olması gereken orijinal eşyalarla döşenmiştir. Kapılardaki otantik kilit ve halkalar…, yatak odasında bulunan orijinal dolap-yüklük kapakları…, tavan ve duvarlarda Osmanlı hat sanatının örnekleri… başodanın iki yanını çevreleyen sedirlerin kenarlarındaki el işi danteller, örtüler…,varak yaldızlı ayna…, yeşil bir çini soba… pirinç bir mangal… kurma camsız bir saat… ve borulu gramofon gibi XIX yüzyılın özelliklerini yansıtan eşyalar Osmanlı-Türk kültür ve medeniyetinin zenginliğini gözler önüne sermektedir.Eskiden ahır olarak kullanılmış olan bölüm bugün seminer ve sohbet, sinevizyon sunumları için kullanılabilecek mütavazı bir gösteri odasına dönüştürülmüştür. Bu salonda ayrıca yemek ve oyun kaşıkları da sergilenmektedir.Müzenin üst katında “hayat” denilen açık sofanın ovaya bakan geniş penceresinden Muradiye Külliyesi’ni, iki oda arasındaki eyvanın üst penceresinden ise hala yeşilliğini koruyan Uludağ eteklerini seyredebilirsiniz.