Ulu camii yapıldığı dönemde şehrin merkezine inşa edildiği kolayca anlaşılmaktadır. Caminin minaresine de Selçuklu eseri olan birçok camide olduğu gibi caminin dışından girilmektedir.
Caminin yapı özelliği incelendiğinde Sivas ve Kayseri ‘deki Selçuklu dönemi eserleri ile aynı özellikleri taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Bayburt Ulu Camii(Camii Kebir) onüçüncü yüzyıl Selçuklu eserlerindendir. İç mekanda bulunan beş yazıtta, yapımı ile ilgili bilgi verilmektedir. Dikdörtgen biçimindeki ana mekan, mihrap yönüne dikey sekiz kalın payeyi bağlayan geniş kemerlerle üç nefe bölünmüştür.
Camii yapıldığı dönem itibarı ile yerleşim birimine göre çok büyük yapıldığı, ikibin kişinin aynı anda ibadet yapabileceği büyüklükte olduğu kolayca anlaşılmaktadır.
Caminin minaresinin kaidesinin hemen üstündeki çiniler Selçuklu döneminin sanat değerlerinin önemini ve özelliklerini günümüze taşımakta ve anlatmaktadır.
Bayburt’ta onaltıncı yüzyılda yüksek bir bilim ve kültür merkezi olarak hizmet sunan “Musevi’ye Medresesi “ de Ulu Caminin yanına yapılmıştır.
Camii Selçuklu döneminin günümüz Bayburt’una bıraktığı çok ender eserlerden biridir.